Otizmde Ebeveyn Akademisi
Abademy olarak “Otizmde Ebeveyn Akademisi” konusunda Business World Global dergisinde yer aldık.
DERGİ PDF HALİ İÇİN TIKLAYINIZ
OTİZMDE EBEVEYN AKADEMİSİ
Bebeklik çağından itibaren uygulanması gereken özel eğitim programları ancak ebeveynin aktif katılımı ve çocuğuyla yoğun ve yakın ilişkisi ile başarıya ulaşabilir.
Sevgili okurlar yazıma dinlediğim bir sunumdan alıntı ile başlamak isterim. 2022 mayıs ayında Eskişehir’de 6.‘sı gerçekleştirilen, uluslararası katılımlı bir kongrede yurt dışından katılan bir uzman, özel eğitimin neredeyse %90’ının ebeveyn eğitiminden oluştuğunun vurgusunu yapmıştı. Aynı şekilde Anadolu Üniversitesi tarafından hazırlanan 13 bölümlük otizm belgeselinin 8. bölümünde değerli akademisyen hocamız Ayten Uysal Düzkantar bunun öneminden ve de ülkemizdeki eksikliğinden de bahseder. Bu konuda ciddi anlamda bir şeyler yapmak ülkemiz özel eğitim camiasını geliştirecektir. Bu bağlamda uzun yıllardır üzerinde çalıştığımız ve de sahadaki uygulamalarından bahsedeceğim bu yazımı keyifle kaleme aldığımı söyleyebilirim. Konuyla ilgili “Özel Eğitimde Uygulamalı Aile Eğitimi” ve “Ebeveyn Eğitim Programı” isimli iki kaynaktan yararlandığımı belirtmek isterim. Bu iki kitabı okuyucularımızın mutlaka okumasını öneririm.
Ülkemizde otizm ve gelişimsel aksamalı çocuklara ve ebeveynlerine verilen hizmetler üç bakanlığımız tarafından ayrı ayrı takip edilmektedir. Kurumunuzda terapi yapıyorsanız yani ergoterapi veya dil konuşma terapi gibi, Sağlık Bakanlığı’ndan, özel eğitim yapıyorsanız Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, aile danışmanlığı yapıyorsanız Aile Çalışma Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan ruhsat almak zorundasınız. Aslında bir kurumda özel gereksinimli çocuklar ve aileler için bunların hepsini yapması gerekiyor. Yani tedavi-eğitim-danışmanlık iç içe ve birbirinden ayıramayacağın bir bütünlükte olmak zorundadır. O zaman üç bakanlığa bağlı bir merkez açmak elzem olmaktadır. Bu da işleyiş ve uygulama açısından çok karmaşık olacaktır. Amerika ve Kanada gibi gelişmiş ülkelerde bu çocuklara ve ebeveynlerine verilen hizmet özel sağlık sigortaları tarafından takip edilmektedir. Bu uygulamaya geçmek sanırım çok zor olmasa diye düşünmekteyim. Tez zamanda bu yanlıştan vazgeçilmesini, ülkemizdeki yetkililerin bunu görmesini diliyorum.
Otizm ve diğer nörogelişimsel farklılık yaşayan çocukların gelişimlerini hızlandırmak için ebeveynleri tarafından uygulanan programlar ebeveyn akademisi olarak adlandırılabilir. Bu programlar ebeveynlerin belli eğitimleri alarak uygulayacağı programlardır. Özel çocukların ebeveynlerinin onlarla iletişim kurmakta ve onları geliştirmekte zorluklarını gidermek için bu programları öğrenmeleri çok önemli ve gereklidir.
Ebeveynler çocuk daha anne karnındayken onunla ilgili hayaller kurmaya, birlikte neleri nasıl yapacaklarını planlamaya başlarlar. Bazen bu durum çocuklarının hangi mesleği seçebileceğine ilişkin karar vermeye kadar devam edebilir. Ancak özel gereksinimli bir çocuğun doğması ya da daha sonra çocuğun yetersizlikten etkilenmesi ebeveynlerde beklentilere ve hayallere yönelik bir yıkım yaşanmasına neden olmaktadır. Karşılaştıkları bu durum kısa sürede ebeveynlerde strese ve depresyona yol açmakta ve kaygı verici bir hale dönüşmektedir. Özel gereksinimli çocuğu olan ebeveynlerin bazıları bu duruma uyum sağlar ve belli bazı aşamaların çok az destekle üstesinden gelirlerken; çoğu ebeveyn için uzun sürecek oldukça zor bir süreç başlamaktadır.
Özel gereksinimli bir çocuğa sahip ebeveynlerin yaşadıkları duygular ve gösterdikleri tepkiler şok, inkar, depresyon, suçluluk, kızgınlık, utanma, kabul, uyum sağlama gibi aşamalı dönemlerden geçmektedir.
Ebeveynin çocukları ile ilişkisi, doğum planlaması yaparken başlar, bebek doğduktan sonra sürekli devam eder. İki taraflı bir ilişkidir bu durum. Ebeveyn akademisinden bahsederken kısa vadeli bir programdan bahsetmek doğru olmaz.
Özel gereksinimleri olan çocukların gelişimi ve eğitiminde ebeveynlerin çok önemli bir yeri olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Gerek örgün eğitim gerekse özel eğitim sistemi içerisinde ebeveynlerle çalışmaların son derece sınırlı olduğu gözlenmektedir. Eğitim kurumlarında ve özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde ebeveynlerle çalışmalar, bireysel görüşmeler ve veli toplantıları şeklinde gerçekleştirilmekte, ancak ebeveynleri anne babalık bilgi ve becerileriyle donatan, onları çocuklarının haklarını savunucular olarak yetiştiren, aynı zamanda çocuklarına öğretici olarak yetiştiren sistemli ebeveyn eğitimi programlarına yer verilememektedir. Kurumlarda her biri çok değerli ve önemli olan pek çok seminer ve toplantıda ebeveynler uzmanlarla bir araya gelmekte, uzmanların bilgi ve becerilerinden yararlanmaktadırlar. Ancak, çok kısa süreli olan bu programlar uygulamaya dönüşemeden unutulabilmektedir.
Günümüzde eğitim programlarının en önemli işlevlerinden biri edinilen bilgi ve becerilerin işlevsel hale getirilmesidir. Bunun yolu ise balık tutup vermek yerine, balık tutmayı öğretmek ilkesi ile ilerlemek ve edinilen bilgi ve becerilerin günlük yaşamda kullanılabilmesidir.
Özel gereksinimi olan çocuğa sahip ebeveynlerin, normal gelişim gösteren çocuğa sahip ebeveynlere oranla çocuklarının eğitimlerinde daha fazla zorluklarla baş etmeleri gerekmektedir. Ayrıca bu ebeveynler, normal gelişim gösteren çocuğa sahip ebeveynlere göre daha farklı durumlarla karşı karşıya kalmaktadırlar.
Örneğin eğer ebeveyn özel gereksinimi olan bir çocuğa sahip ise ekonomik açıdan daha fazla zorlanmakta ve sosyal-duygusal açıdan daha fazla yoksunluk hissetmektedir. Sonuç olarak, özel gereksinimi olan çocuğa sahip ebeveynler bu durumdan oldukça olumsuz etkilenmekte ve bu nedenle kimi zaman çocukların eğitimine yeterince katılamamaktadırlar. Bu durumda ebeveynlerin çocuklarının eğitim yaşantısına katkıda bulanabilmeleri için, öncelikle özel gereksinimi olan çocuğa sahip ebeveynlerin çocuklarının eğitimine katılımını gerçekleştirmek amaçlanmaktadır. Bu konuda aile danışmanlarına önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. Aile danışmanları, özel gereksinimi olan çocuğa sahip ebeveynlerin yaşadıkları stresi azaltmalarında onlara destek olmalı ve onlarla iş birliğinde bulunmalıdır. Aile danışmanları, ebeveynlerin gereksinimlerini belirlemek amacıyla ebeveynlerle işbirliğinde bulunarak ebeveynlerin duygu ve düşüncelerini onların bakış açısıyla anlamaya çalışmalıdırlar.
Pek çok kaynak, merkez ve aile birlikte çalıştığında en üst düzeyde aile katılımının gerçekleştiğini belirtmektedir. Ebeveynlerle iletişim ve işbirliği mümkünse merkezin ilk günlerinde başlamalıdır. Ebeveynlerle nasıl ve ne zaman iletişime geçileceği planlanmalıdır.
Neredeyse her yeni aile görüşmemde, “Ayda kaç seans almamız gerekir?” sorusu ile muhatap olmuşumdur. Cevap olarak hep aynı örneği veririm. Örneğin hiç bilmediğimiz bir yabancı dil, İngilizce, Rusça, Japonca dili öğreneceğiz diyelim. Birimiz kursa hafta sonu sadece 2 gün cumartesi pazar gitsin, diğerimiz hafta içi 5 gün gitsin, diğerimiz de kursa hafta boyunca 7 gün gitsin. Üçümüzün de öğrenme kapasitesi eşitse, doğal olarak en çok kursa giden daha çabuk öğrenecektir. Bu bağlamda sadece merkezlerde verilen özel eğitim danışmanlık yeterli olmayıp bunu eve de taşımak gerekmektedir vurgusu yapmaktayız. Ebeveyn gereksinimlerinin karşılanması onlara uygun ebeveyn eğitim programlarının hazırlanmasıyla mümkün olabilir.